30 Haziran 2014 Pazartesi

Biz Kimiz?

Böyle anneler var;

-Kabız olduk 3 gün.
-Ödevlerimizi zor yaptık.
-Babamızı bekliyoruz.
-Dün erken uyuduk.
-Saçımızı kestirdik.

Aslında buradaki fiiller yalnızca çocuk tarafından yapılıyor/yaptırılıyor. Ama anne hep böyle konuşuyor.
Ben mesela bayılırım "Oğlum" ile başlayan cümleler kurmaya;

-Oğlum , erken uyudu.

gibi...

Çocuğa destek olmaya çalışıyorlar belki...Yalnız olmadığını , yanında hep bir annesi olduğunu anlatmaya çalışıyorlar da...Çocuk kabız ise, "olduk" demenin ne yararı var...Anne göbeğinden çıkardığı bebesinin büyüdüğüne inanamıyor belki. Belki çocuğun bambaşka bir birey olduğunu kabul etmek/etmemek  ile ilgili olabilir. Ya da sürekli empati yapan, çok fedakar bir anne olmakla ilgili...Bilemedim..


24 Haziran 2014 Salı

Pinokyo, bisiklet olan...

Ben, çok ama çok mutlu bir çocukluk dönemi geçirdim. İçim coşardı, çok özgür, çok sevdiklerimle, çok çocukla, çokça sokakta...Bisiklete binmeyi çok zor öğrenmiştim. Ama öğrendikten sonra, ellerim havada kullanmaya başlayan türlü numaralar öğrendim.  Pinokyo mavi-lacivert bir bisikletim var-dı. Parçalamıştım, babam defalarca fabrikaya götürüp kaynak yaptırmak zorunda kalmıştı.Pazar günleri  trt'de verilen sirk programlarını izler, bisikletle yaptıklarını yapmaya çalışırdım. 12 li bir merdivenden , bilinçli uçmuşluğum vardı..
O bisiklet, ben ergen olduğumda , benden habersiz, bisikleti olmayan komşumuza verilmişti. Kahrolmuştum, ama şimdiki çocuklar gibi vırvırvır annemin beynini yiyememiş, kocakız oldum, bisiklet alamayacak birinde bari falan demiştim ama ..Aradan minimum 20 sene geçti...Geçti gitti sanıyordum.
Annemin kanser olduğunu öğrendiğim, Kadıköy'den otobüsten inip elimde raporlarla yere bakarak yürüdüğüm gündü. Salı pazarının orada bisikletçi var, bisiklet tamircisi aslında daha çok...Yanından geçerken üstünde 4 tane daha bisiklet olan "mavi-lacivert pinokyo" mu gördüm. Çok sakince elimdeki raporları bıraktım köşeye, tek tek kaldırdım o bisikletleri. Lastikleri patlak, selesi yok, boyası çok kötü, çamurlukları paslanmış bisikletime baktım. Kaynak yerlerini kontrol ettim, oydu. Dükkan sahibi geldi..
-Beğendin mi abla, Bir dizi çekimi için pinokyo arıyorlar da, bunu beğenmediler.
-Alıyorum, dedim. 
2,5 yeni bisiklet parası verdim. 
----------------------------------------
Ev şu anda ufak bir tadilatta, usta aradı. 
-Abla bu bisikleti atıym mı napıym?
-Sakın!!! Akşama duvara asma aparatı getireceğim , yukarı monte ederiz ..
-İyi sen bilirsin ...dedi..

Bir daha kimseye kaptırmaya niyetim yok.. 
Eğer bir gün kıyar da, Kadıköy'de külüstür pinokyo'ya binen biri görürseniz, o benim işte!






23 Haziran 2014 Pazartesi

Bir veli piştisi

Oğlanı erken aldı Ex. Benim evin yakınındaki parka götürdü. Ben de iş çıkışı parka gittim , alacağım minnoşu.
Sınıf arkadaşına rastlamış, onunla oynuyo, Ex'te diğer çocuğun annesiyle laklaklak...Gittim oğlumun yanına, öptüm falan , bu ikilinin yanına gittim. Ex "benim gitmem lazım" dedi..Oğlanı öptü, gitti.
Ben diğer anne veli ile başbaşa kaldım.
-Ay ne ilgili bir babaaaaaa
-Evet
-..... Kursuna göndericekmişsiniz,araştırmış, ben de mi göndersem acaba...
-Aaa evet, araştırdım. Oraya gidecek..Tavsiye ederim yani...
-Tek çocuk mu sizin
-Evet
-Benimki de tek ama maddi kaygılar falan yüzünden ikinciyi yapmayacağız. Siz düşünüyor musunuz?
-Yok , ben babasıyla boşandım, bir daha da düşünmüyorum, iyi arkadaşları olsun , ona yeter ..
-Aaaaaaaaaaaaa!!! Hiç belli olmuyo ama boşandığınız, evli gibisiniz yani...
- :)))  evet, evli çiftler artık böyle gözüküyor hakkaten :)))
-Yok yani çok medenisiniz.
-Çocuğumuz var, işte, olabildiğince....
-Ama iyi bi baba yani çok ilgili
-Evet , iyi bir baba, hıhı..
-Ay lokum gibi adam ya, valla barışırsınız bence...

----------------------------------------------------
İçses : Sence? öyle mi? Ne biliyosun. Parkta sadece kendi çocuğmuz değil, 4 mahalleden çocukların yanında  ne yapıcaz, ne hayal ediyorsun.. Potansiyelimiz var ama test etmiyoruz. Tüm ülke çocukları için...
----------------------------------------------------
-Lokum sevmiyorum da...
Oğlum yemek yedin mi? Hadi eve gidiyoruz bak geç oldu, tamam 5 dakka daha....
-Yani siz daha iyi bilirsiniz..
-Neyse, tatile nereye gidiyosunuz..
---
----
------
5 dakika boş boş muhabbet...Ardından eve kapağı atış..Oh be..

Kaynak var valla..

TÜİK verilerine göre Türkiye'de geçtiğimiz yıl intihar edenlerin yüzde 48,8'i evli kişilerden oluşurken, 

erkekler arasında en fazla evli olanların intihar ettiği söyleniyor. 




Kadınlarda ise evli olanlar kadar hiç evlenmemiş olanlar da yakın oranlarda intihar ediyor.

İntihar eden cinsiyetler arasındaki farklılığın en yüksek olduğu yaş grubu ise 25-29 yaş arası oldu. Bu yaş grubunda 249 erkek ve 73 kadın intihar etti.

Psikiyatrist ve psikoterapist Doçent Dr. Armağan Samancı, erkeklerde intihar vakalarının yalnızca Türkiye'de değil dünya genelinde yaygın olduğunu söylüyor.
"Dünyanın her tarafında erkek intiharları daha fazladır" diyen Samancı, "Ülkemizde ise erkekler için zor bir dönem başlıyor. Hem iş alanında başarılı olmak zorundalar hem klasik ailenin ekmek getiren bireyi olmak konumundalar, ekonomik koşullar içerisinde daha iyiyi sağlamak durumundalar, yeni nesilin beklentileri doğrultusunda duygusal olarak iyi hissettiren olmak durumundalar; yani önümüzdeki 10 yıl içerisinde şu an gördüğümüz gibi yaşamsal anlamda erkeğin daha zorlandığı bir dönem olacak" ifadelerini kullandı.

kaynak : http://www.wsj.com.tr/article/SB10001424052702304911804579635982206683394.html

-------------------------------------

Dayatılan hiç birşey olmak zorunda değilsiniz .. Hem it gibi çalışacaksın, hem karını, çocuğunu koruyup kollayacaksın , kadın ev temizleyince , çocuk doğurunca, ağda yapınca , "kadınım ben" diye dolaşıp başka birşey yapmayacak, hem maddi olarak sıkıntıya düşmeyeceksin, hem "adam gibi adam" olacaksın...
Boşanın erkekler ya, intihar ne , değer mi? 
Yeni nesil değişiyor. Kız çocukları da...Erkek çocukları da..







21 Haziran 2014 Cumartesi

Cİbalikapı balıkçısı

http://www.cibalikapibalikcisi.com/

Haliç'i bilemem ama Moda'daki cibalikapı balıkçısında, ne güzel güzelleşiliyor arkadaş...

Girit ezmesi , kurutulmuş domates sarması , papaz yahni, deniz börülcesi ....

Ahtapot ızgara...

Deneyin...

Bir de bana dua edin....

Bir Hangover...


Sallangoz

Yağmur yokken nerdesin hakkaten?

Nereye sakkanıyosun sallangoz kardeş?


20 Haziran 2014 Cuma

Büyük Usta!!!

Evde tesisat işi var.. 2,75-3 m2 lik banyoda kısmi tadilatı. Ve fiyat uygun olursa parke ve badana...
Daha önce sadece malzeme seçerdim. pazarlık ustayı bulma vs. ex...
3 tane usta geldi teklif verdi...1000-1500 TL e yapılacak iş için sırasıyla;

Sadece Banyo için
4.950.-TL
6.000.-TL
6.500.-TL

90 m2 ev boyanacak, fiyat ; 1.900TL

parke fiyatı veriyor konuşurken 40TL/m2 si teklifi mail atarken o fiyat 85TL/m2 ye çıkıyor ve fiyatları.

Dün akşam biri daha geldi, hesapladı hasapladı hesapladı...
"Çok çıktı yahu" dedi..
"Hayret!" dedim.
Tüm işler için 10.500 TL dedi.bi daha falan ölçtü hesapladı yok, aynı!

Sonra gitti...


Bauhaus sayfasına girdim. İşçilik, nakliye, hammaliye , m2 başına tüm fiyatlar belli, sürpriz yok. Onlara göre hesapladım banyo 1.890.- TL'ye çıkıyor.

"Kahraman Usta Süpermarkete karşı" gibi bir savaşları da yok. Marketi kötülüyorlar sadece...Kendi avantajlarını maddi,manevi sunamıyor.
Bir de çay falan çekiyor canı ustanın, benim ne çayı ne hizmetini sevmediğimi bilmiyor elbet..
Üzgünüm usta! Küresel rekabette , bizim evde şansın yok.



18 Haziran 2014 Çarşamba

Düşmek

İşe her zaman geç kalırım, 10-20 dakika arası değişir. Uzun süreden beri ilk defa erken çıktım evden. Uzun uzun hazırlandım. Uzun uzun giyindim, uzun süredir giymediğim ince  topukluları giydim. Makyajımı evde yaptım  .
İşe yaklaştım.. Kahve ve yanına birşeyler alayım dedim. İndim arabadan 4 adım attım, daha fazla değil, yer ile öpüştüm. Bol paça pantolon ile ince topuklu benim için en kötü kombinmiş, öğrendim. Sonra oğlana dikkat eksikliği teşhisi koyduğum aklıma geldi düşüyo falan diye. Ayağa kalktım sağ dizim kanıyor, pantolon yırtılmış, sol paçanın üstüne basmışım, yırtılmış.
Almadım kahve falan. Arabaya yürüdüm güç bela. Oturdum..Bildiğin ağladım..

16 Haziran 2014 Pazartesi

Motorsiklet ve çocuk

Bir Motorsiklete bindirmişlerdi oğlumu, eve geldiğinde çok mutluydu, anlata anlata bitiremedi . Rüzgarı anlatıyor (kasksızmış) , hızı anlatıyor ....
Açmıştım bir film oğlana, odama gidip Ex'i aramıştım. Motora bindirme dedim, tehlikeli...
(Daha 2 tekerlekli bisiklet kullanamıyor çocuk, düşer korkumuzla ama 5-6 km şehir içinde kasksız motora bindirmişler.. )
-Yaaa nolucak az bişi gittik , şurdan buraya, çok eğlendi hem..
Anlattım anlattım...Baktım yok aynı cevapları alıyorum.
Kapattım telefonu.

İnternette araştırdım , motorsiklete binme yaşı vs. temiz bir bilgiye ulaşamadım.
Şimdi otu boku sorabileceğim bir avukatta yok yani. Motorsiklete binmesin diye karar mı çıkaracak bie mahkeme. Sonuçta ülkede bir dava açılacakta, iddaa tespit edilecekte bıkbıkbık...

Sonra oğlumun yanına gittim.
Bir daha motorsiklete binmemesini, arabada hala arka koltukta oturabildiğini, çok tehlikeli olduğunu, bir daha izin vermeyeceğimi anlattım.
-Ama babam izin verdi. dedi çok haklı olarak.
-Baban tehlikelerin farkında olmayabilir, sen anlat ona lütfen.

Dün yine bir motora binme aktivitesi yapacaklarmış. Oğlum;
-Tehlikeli, binmek istemiyorum. demiş.

Biri 7 biri 37 yaşında iki kişiye İstanbul'da , kasksız motorsiklete binmenin tehlikelerini anlatıyorsun. Biri anlıyor, biri reddediyor.

15 Haziran 2014 Pazar

Tuhaf Pazar'ın gecesi

Akşam geldi minnoş babasından..Kapıda babasıyla ayrılık seremonisi yapmadı.
İçeri girdi. Salona gitti. Ortalıkta ipad yok, xbox kumandaları yok..telefon yok..yok oğlu yok..
Hep yanyana oturduğumuz koltuğa oturdu. Tekli koltuğa oturdum.
"Bana artık sarılmayacak mısın?"
Kollarımı açtım. Kucağıma oturdu dana.."Özür dilerim" dedi..
Öptüm gıdığından.
-Ipad oynamayacak mıyım?
-7 gün oynayamayacaksın.
-Xbox
-7 gün oynayamayacaksın.
-Telefon
-7 gün oynayamayacaksın.
Sarıldı.
-Biraz sonra semizotu yiyeceksin. (en sevmediği yemek)
-Çok yoğurtlu olsun ama...
-Tamam.

Yedi.

Öğretmeninin verdiği yaz tatili ödevlerine baktık. Hepsini yapabilirim ay ne kolay bunlar ayarında reklamını yaptı. Sohbet ettik.
Şimdi kitap oku dedim.
Okudu.
-Uykum geldi , yanımda bana sarılarak yatar mısın?
-Hadi...
Uyudu..

Bu sırada ex aramış defalarca...kısmıştım sesini telin..4 tane mesaj atmış ..
Çocuğa bağırmamam gerekirmiş...piih dedim..sildim hepsini..

Hatalarımı biliyorum. Hataları yaparken de hepsini aynı nedene dayandırıyordum. Boşandık aman çocuk daha da üzülmesin.  Artık kabullendi iki ayrı evi olmasını. Şimdi hatalarımı telafi zamanı..

Bir tuhaf pazar günü

Sabah kalktı.. Babasını bekliyorken yarım saat ipad oynadı. Para tuzağı bir araba yarışı var. Oyundan bişey satın almamı istedi. Alamam dedim. Param yok. Israr etti, "ama şööle bi renk ama bööle bi rüzgarlık" falan...
Yok dedim...Evi toplamaya devam ettim.
Bir bağırdı bana

-Kimsin ya sen , fakir misin sen lan? 

Lan ????????????????? İlk defa duyuyorum ağzından. Kimsin??????????????? Fakir???????????????????
Başlarım çocuk psikolojisine tadında, ipad i aldım elinden avaz avaz bir bağırdım.
Odasına gitti ağlayarak, tepinerek...
Konuşmadım bir daha . Sinirim tepemde. Odasında homur homur, ağlayarak söyleniyor , arada bir çıkıyor birşeyler daha söylüyor giriyor.
Babası geldi. Babasını görür görmez , beni şikayet etti. Ex bana baktı. Bana söylediği cümleyi ne bir eksik ne bir fazla ona söyledim.
Çocuğa döndü; "Sen dişlerini fırçalamadın mı bu sabah?" dedi.
Eve girdim...
Aklına çok güvendiğim bir abla aradı , nasılsın diye, ona anlattım. "Kardeş yap bence" dedi. ..!!!!!!!!!!!!!!!!!?????????####@@@@@@
Sonra , başka bir bekar anne aradı. Babalar günümü kutladı :) goygoy yaptık biraz telefonda..
Sonra ex aradı. "Tam konuşuyoduk neden gittin" dedi.
Herhangi bir fikri yok gerçekten. Kızsal trip şeklinde bir algılaması var. 

Bu yaz, oğlumu çok farklı bir tatil bekliyor. 

13 Haziran 2014 Cuma

1. Sınıf Karne Hediyesi ; Cafe Fernando

En zor okul senelerinden biri, 1. sınıf olmalı çocukların. Okuma-yazma öğreniyorlar. Sabit sıralarda 45-50 dakika oturuyorlar ilk defa. 10 dakikalık teneffüslere, tüm enerjilerini sığdırıyorlar..
Her çocuk gibi , karne hediyesi istemeli. Ama yok, isteyemiyor . Öyle gırtlağına kadar oyuncak vb şeylerle dolu ki ...  Bisikleti var, (2 tane hem babasında , hem bende) , herşeyden iki tane...
Zoraki bir araba istedi. Alacaktım ki vazgeçtim, babası alsın..

tataaaaaaaaaaaaaaattttttttttttttttttttttttttttaaaaaaaaaaaaammmmmmmmmmmmmmmm..

http://cafefernando.com/turkce/    bilmeyen olduğunu sanmıyorum . Nihayet kitabını çıkardı , bugün ilk kez merkez kitapçılarda ...


Kitabı zaten kendim için alacaktım. Ama vazgeçtim. 1. sınıfı bitirmiş olan Oğluma, karne hediyesi olarak   aldım. Haftada bir gün , kafamıza göre yaptığımız kekleri çeşitlendirelim , pamuk ekmek falan yapalım istedim.  Kelimesi kelimesine uyalım ama bu sefer...
Sadece tarifleri değil, yemek yapmanın kimyasını, coğrafyasını ve kültürünü öğrenelim beraber.

Oğlum bu akşam babasında. O yokken tadını çıkarıyorum. Kitap hala matbaa kokuyor.

Eğlenceli bir yaz tatili bizi bekliyor..




12 Haziran 2014 Perşembe

Çiçekten hediye mi olur?

Yapay çiçekler zaten gündem olamaz.

Saksı çiçeği şahane bir hediye olur.
 
Ama buketler yok mu? 
Ben, hiç ama hiç sevmedim bu çiçekleri, hediye vermeyi-almayı.  Buketteki zavallı çiçekler, benim için çiçek cesetleri. Doğum,ölüm,hastalık,kutlama,açılış,tören,özür dilerim, seni seviyorum , hepsinin apayrı anlamları varken , hepsine de, gül-karanfil falan...
Hepsi için çiçek göndermek tüm durumları sıradanlaştırmak, paylaşmak yerine kolayına kaçmak sanki..

Sınıf anneleri, yıl sonunda, öğretmene ne alınacağı ile oylama yaptı. Ben kitap önerdim, öğretmenin sevdiğine emin olduğum bir şairin kitabını alalım, çocuklar da her şiirin altına bir not yazsın, bu sene öğrendiler yazmayı ya, anı olsun diye...Oylamada ezici çoğunlukla çiçek çıktı, en buketinden...  

Gittim aldım o kitabı, oğluma anlattım , öğretmeninin en sevdiği şair olduğunu, şair ne demek, şiir ne demek, biraz konuştuk..Öğretmenine renkli kalemiyle yazı yazdı kısacık..Kalpler , yıldızlar yaptı...
Dün verdi hediyesini...Öğretmeni dün duygu yüklü bir mesaj atmış..."Bize çok güzel bir anı verdiniz" diye...
Böyle bir öğretmene , yine çiçek verecekler...

Çocuk benim!

Başka bir bekar anne-baba çifti var. Bu bekar baba ile ex , anne ile sen ve çocuklar görüşüyorsunuz. Ve son 1 senede tanıdığın, en yakınlarında duran başka bir bekar anne var.
Bekar baba, Ex'e , sizin çocuğunuz ile ilgili görüşlerini belirtiyor. Şımarıklığı, huysuzluğu, tutturması, vs...tüm olumsuz huyların sizin çocuğunuzda toplandığını ve bunun sebeplerini , nasıl yanlış yetiştirildiğini anlatıyor.
Ex "ya hayır değil benim çocuğum öyle" ya da
"evet öyle ama şundan bundan" falan demiyor ya da terslemiyor. Çocuğunun annesini arıyor ilk yalnız kaldığı anda,

- Ya şimdi sen çocuğa bunları diyorsun, böyle izin veriyorsun, şöyle şımartıyorsun.....
Çok heyecanlı, aklındakileri unutacakmışcasına, hemen, hızlı hızlı söylemesi gerekiyormuşcasına 4-5 dakika konuşur.
-Sen kimle konuştun.
-Ne alakası var.....(aynı mevzu birkaç tur daha döner)
-Hıhı anladım. Ne istiyorsun.
-Öyle böyle davranman lazım. Çocuk sende, ben napıym...Bu davranışlarını değiştirmen lazım...
-Kimle konuştuysan bana gönder..Dediğin gibi çocuk bende...İşim var, kapatmak zorundayım. HoşÇakal.

Sonra en yakınına koyduğun yeni arkadaşın bekaranne seni arar...
"Diğer minnoşun babası parkta Ex'e akıl vermiş çocuğunla ilgili.. Haberin olsun. Onun eski karısı da destekliyor, Ben de "Ben o çocuğun annesiyle birlikteyken davranışlarının nasıl olduğunu biliyorum. Siz bilmiyorsunuz.  Babasındayken öyle davranıyorsa sorun babada..Siz de böyle bir adama akıl mı verdiniz...Bravo valla!!, dedim" dedi, çocukken edinemediğim, 35 yaşındaki en yakın arkadaşım.

Bu konuşmadan kısa bir süre  sonra, içindeki irini henüz akıtamamış olan Ex tekrar arar...
Çocuk benim dersin . kapatırsın...

11 Haziran 2014 Çarşamba

instagram & kıskançlık

Mesela kıskanç olmayan birisin. Instagram'da ünlü-ünsüz birilerini takip ediyorsun.

Bazı fotolanmış, paylaşılmış anlar var ;
-Kumsalda kitap okurken kitapfie,
-Tatil-konser biletleri,
-Evlerinin bahçelerinde/teraslarında dostlarla yemek keyfi,
-Firmaların , pek çoklu takipçisi olanlara bedava gönderdikleri ürünler, ve teşekkürler

İşte ben bunları görünce çatlıyorum.


Ayşe Özyılmazer yazmış, sevdiceği ile fotosonu paylaşınca insanlar birbirlerine giriyorlarmış, sebeb-i nazardan. Ben nazara kısmen inanırım, kendim için değil de , bebekler için..

İnsan kendini bu kadar önemsememeli bence. Bana/bize nazar değdi demek, o kadan mükemmeliz ki beni/bizi görenlerin ağzından sular akıyor, kuantum ve kocakarı enerjilerini kötükötü gönderiyorlar.
Ha belki değiyordur gerçekten de , Ayşe Ö. yerinde olmak isteyen tek bir kadın olabileceğini sanmıyorum ona bu yüzden değmiyor olabilir.

Magazinsel Bekar Anne...

8 Haziran 2014 Pazar

Hasta ve hastacık olmak

Bekar annenin , hastalanmak en büyük kabusuyken, çocuğu hasta iken migren krizinin tutması kabusunu başka bir boyuta taşıyor.
Minnoş ateşler içinde, yatağında yatarken, anne yanına kıvrılıp tüm pazar gününü böyle geçirebiliyorlar.
Süperkahraman anneanne devreye giriyor.. Torun ve kızı için mükemmmel bir organizasyonla iyileşmelerini sağlıyor.
Mecburiyet anneye olunca....Huzur budur.

7 Haziran 2014 Cumartesi

is cikisi 1. sinif yemegi!!!

Su an ex i gorsem boynuna sarilip opesim var..O kadar garip hissettim ki ..Ex getirecek oglani, işten direkt yemeğe geldim.Masada oturdum bekliyorum.

Edit : Gördüğüm an yukarıdaki hislerim geçti. 





Kot , ustumde bu gömlek / kolye...diger anneleri annatiym.. bosver ya da...
bir vita annesi olamayacagimi bi daha gördüm

Edit: Çocuk, oynadığı alanda çok düştü. Bir ara çok ağladı. Ex'in 
"senin ağlamandan çok sıkıldım. Bir tek düşüp duran çocuk sensin" dediğini duydum. Yanıma aldım oğlumu. Babasında kalacaktı bu akşam. "Evimize gidelim mi?" dedim. Ağlamasını arttırarak sarıldı , "evet" dedi.
Evimize geldik , uyudu hemen. 
Şu anda beni aldatmasına, aldatmasına vesile olan herşeye/herkese minnet  duyuyorum.

6 Haziran 2014 Cuma

Sosyalleşmek- sosyal medya teknoloji falan...

Ne kadar çok eleştiriliyor insanların ellerinden cep telefonlarını , ipadleri düşürmemesi. Yeni neslin böyle büyümesi, bunun ne kadar sakıncalı olduğu ile dolu bir sürü laf.. İnsan insanı tanımıyor, duygularını ifade edemiyor falan falan diyorlar...Biz millet olarak duygularını dile getirmeyi beceremiyoruz ki sittin senedir. Kol kırılır yen içinde kalırla başlayan atasözlerimiz var bizim.
Önce yaşı > 55 için bir ön araştırma yaptım .
Cep telefonu olmadığı dönemlerde gençliklerini yaşadılar. Oldukça sosyalleştiler yüzyüze, olabildiği kadar dost, düşman, sevgili, eş, komşu  edindiler. Bu nesil icq ile tanışmadı bile, anlamadı belki. Msn ile ılık ılık akmaya başladılar. Ne olduysa öyle bir devinim ki facebook, whatsup, viber, vine, instagram, hepsini ele geçirdiler ansızın...Eski tanıdıkları arama bahanesiyle başlayan girişimler yeni çevreler edinmeyle devam etti.  
İnsan insana yüzyüze sosyal olmak çokta matah birşey olsaydı , bu nesil sosyal medyaya poposunu dönerdi. Yapmadılar. 
Bu yüzden elinde ipad oynayan çocuğa acıklı gözlerle bakmayın. Zavallı doğada koşamıyor, arkadaşlarıyla konuşamıyor, odasından çıkmıyor, hayatı tanıyamıyor zırvası yapmayın.  O çocuk langur lungur laflarla ne istediğini, ne istemediği, mutluluğunu, mutsuzluğunu öyle bir dile getiriyor ki...Bunu engelleyen teknoloji bağımlılığı değil ..
Belki tam anlatamadım ama , "ipad ama zararlı" diyenler sağ elleriyle facebooktan gerzek paylaşımlarda bulunuyorlar. 
Nasıl anlatsam;
Etle, tırnak arasına girilmez.
Vara yoğa karışmayın. 

5 Haziran 2014 Perşembe

Park etmek...

İyi şoförüm. Bir kazam var. Ehliyetsiz, alkollü, motor kullanan bir gerizekalı gelip çarptı. Tam okul dağılma saatiydi. İyiki benim araca çarptı diye sevinmiştim, çocuklara dalmadı.  8 de 8 kusurlu..Kamu davası da açıldı galiba, kasko parayı ondan talep etti, uzun süre tel ile taciz etti.

Gelelim park etme konusuna. Kesinlikle arabanın köşelerinde çizik dahi yok(tu). Park iddiasından defalarca yemek kazanmışlığım vardır. 


Ama dün akşam , çokta normal bir yerde yandaki araca çarptım. Çizdim çamurluğunu. Sileceğine not bıraktım, ben yaptım diye  , telimi yazdım. Sabah arabaya binerken sileceğimde not buldum. "Canın sağolsun"  
Kaldı mı ya böyle insanlar..

Pek normaliz..

Sınıf anneleri var. Full-time eş ve anneler , zaman zaman yardımcı öğretmen.. Çocuklara düzenli olarak kurabiye yapıyorlar. Benim ki sevmiyor mıç mıç olmayı da, kurabiyeleri de...  

Bir yemek organizasyonu yapmışlar..Yıl sonu yemeği ..Anneli-babalı-çocuklu..Çocukların birbirleriyle oynayabilecekleri bir yerde, bizde kaynaşcazzzzzzzzzzzzzzzzzzzz, hafta sonu. 

Sınıfta boşanmış ebeveynler var, medeni duruyorlar. Gidecekler. Bende gideceğim. Ex de gelecek. Çok
da zor olacak...Ne giyeceğimi düşünüyorum , hem anne, hem genç(36!) ,hem resmi , hem normal gözükmeliyim.
Şimdi, dengeli davranmaya , ex'e kaba olmamaya , cıvık olmamaya, samimi olmamaya hem de samimi olmaya çalışacağım sürekli... Hesap ödeme konusunu bile konuştum ex ile.. Orada o verecekmiş gibi yapacak , benimkini sonra ona ödeyeceğim. "neden ben ödüyorum" dedikten sonra anlattım..Sınıf annelerine malzeme vermeyelim hacı dedim...


(Bazı geceler, minnoş uyuduktan sonra karikatür sörfü yaparım , içim katıla katıla gülerim ama yukarıdakine rastlayınca yarıldım)

Bir yandan seni ve ex i gözlemlediğine emin olduğun 2 veli ye düzgün foto vereceksin.
Çocuk gelip gidecek, anne bıdıdı baba bıdıbıdı diyecek..Oğlum sakin oynayın diyeceksin.Bir yandan da 90 Tl verdiğin alkol + fix menüden tıkınacaksın. Çocuk babayla gidecek nasılsa yaw diyip, polis çevirmesinin olmadığı güzergahları düşünüp içeceksin. 

Bir arkadaşım var , başka bir bekar anne, önemsediği/önemsendiği bir ilişkisi var. Böyle benzer organizasyon mu etkinlik mi ne dersen işte, kriz yaratıyor hayatında. Erkek arkadaşı bozuluyor, gidemezse çocuk bozuluyor, çocuğun babası evli, karısı bozuluyor. Bizde boyfriend-karı derdi yok henüz. Ex in kız arkadaşı var. O da anneymiş. Şu an anlayışlı..mış..

Facebook ta grubumuz var zaten. Ordan tebriklerdik.  1.sınıf sene sonu yemeği mi olur?

4 Haziran 2014 Çarşamba

Bakımlı olmak

Fön çektirdim. Kendime güvenimi patlatacak olan kırmızı oje sürdüm. 09:15 iş yerindeyim.

Saat 14:08'deki durumum..

Çıkan  ojeleri, simli*** kırmızı ojesini asistanımızdan ödünç alarak kapattım. Aferin.

3 Haziran 2014 Salı

Yakışıklı bir stajyer..

İşten beraber çıkıyoruz, arabayla onu bir yere kadar bırakıyorum. Üniversite öğrencisi-stajyer..
Benim ex ile, iş yerinde ertelediğim tartışmaların birkaçına arabada tanık oldu.Ufak ufak dertleştik.
Çok yakışıklı bir çocuk. Kız arkadaşı olmak için yanıp tutuşuyorlar şirkette, diğer katlarda tanımadığım kızlar, tanıdıklarım aracılığı ile stajyeri de alıp yemeğe çıkmak istiyorlar..
Onunla konuşurken daha çok ileride neleri asla yapmaması gerektiği ile ilgili bilgiçlik falan taslamadım. Kendi durumumla ilgili yüzeysel konulardan bahsettim.
"Ya Superbekaranne hanım , ben sizin bu ex'i anlamıyorum ama yaaa" dedi...
Sonra kendinden bahsetmeye başladı.
Ya ben çok kararsızım dedi. Çıkardı cep telefonunu , whatsup ve ona benzer adını bilmediğim uygulamalardan kızların fotolarını gösterdi...Eee dedim ,hangisinden hoşlanıyorsun, kiminle anlaşıyosun.
"Ya hiçbiriyle, biri var çok sakin , çok iyi huylu, kızı iki kere terkettim,  birlikte olsak yine terkederim gibi geliyo ama yine birlikte olmak istiyorum" dedi.
Onun fotoğrafını gösterdi. O da diğerleri gibi çok güzel bir kız...Sen ne istiyosun dedim.
Yemek yiyelim mi dedi
Tamam dedim..Gittik biryere...20 li yaşlarında bütün kızlar onu kesiyor...
"Şimdi ben çok yakışıklıyım , biliyorum. Küçüklüğümden beri , "ne çok can yakacaksın" bilmem ne diye komşular, öğretmenlerim, akrabalarım hep böyle telkin ettiler. Şimdi bir kızla birlikte olduğumda benim yanıma yakışıyo mu, daha güzeli var mı diye bakmaktan ilişkiye odaklanamıyorum dedi.Ama böyle davranıncada benim iğrenç biri olduğumu söylüyorlar. İğrenç değilim mesela ex gibi değilim. Benimle yakışıklılığımdan faydalanıyorlar."
O sırada hayatında hiç görmediği ex için nasıl bir tip oluşturduğunu sordum. Sadece fiziksel..Böyle karikatürize bir tip anlattı neredeyse..

"Ben sana ex'in fotoğrafını göstereyim"dedim. Benim gördüğüm en yakışıklı adamdı. Birinin seni , benim ex i anlattığım gibi anmasını ister misin dedim.
Fotoyu görünce "Oha" dedi..
Her zaman daha güzel insanlar olacak, sınırı yok , ama sen yanındaki dünya güzeli kızla anlaşıp anlaşmadığınıı farkedemeyip daha da güzeli var mıdır diye aç gezersen normal bir ilişki yaşamazsın dedim.  Tabi bir ilişki istemiyosan başka ama yine de dürüst olmalısın dedim.
Tekrar biraraya gelip tekrar terkedebileceği kızdan bahsettik. Umarım onu mutlu edecek biriyle birlikte olur, dedim. Çok bozuldu.
Bu sabah geldi yanıma. O kıza bir kolye almış, beğenip beğenmediğimi sordu. Çok beğendim. Sadakat anlamı varmış...




Çirkinmisin?

Bu soruyu sormuş meraklının biri mail ile..
Doğrusu ; çirkin misin? olacak öncelikle..

Evet , çirkinim.. Başka bir sorun var mı?

2 Haziran 2014 Pazartesi

Depresyon

O kadar yorgunum ki...Koltuktan yatağa uyumaya gidemedim dün gece..
Çok istediklerim var uzun süredir olmayan. Hayal kırıklıkları..Bunları kabullenme süreci o kadar uzun sürdü ki..
Çok yakın bir aile dostumuz var, uzun yıllar kocası nedeniyle büyük stresler yaşamış, bir oğlu var ,hastalandı , iyileşti, maddi olarak sıfırlandılar-gerçek anlamda. Hayatımda tanıdığım en ketum, en süslü, en güzel ,en şen, en renk seven kadındı.
Şimdi müthiş bir depresyonda. Yatağından çıkmıyor, 50'li yaşlarında .Telefon ile konuştum. Ses başkasına ait gibi , "napıym işte"...diyor. "İyileşemeyeceğim galiba."
Yıllarca ayakta durup , sorunlarla başetmeye , mutlu olmaya ,şükretmeye çalışmış bir kadın. 
Bir yerde beyin (hormonu yüksek olanlar için;  kafatasının içindeki organ ) "yeter" diyor. Zorlamayalım. Hayal kurmayalım. Kilitleyelim. Üzülelim. Çok zorlandık...
Streslerini yaşadığı anlarda nasıl çözmeye çalıştıysa, kendi içinde yanlış yapmış olmalı belki. Şu anda çok güzel bahçesi olan bir evde, çok güzel bir şehirde, odasından dışarı çıkmıyor.Ağır depresyon tanısıyla tedavi görmeye başlamış ancak ilaç dışında terapi vs. istemiyor şimdilik. Doktor "iyileşmek istemiyor" diyor.
Çocuk uyuduktan ve onunla konuştuktan sonra koltuktan kalkmak istemedim. Kalkmadım. Hayran olduğum bir kadının bu hale gelmesi bana çok dokundu. Kocasını, kaderini vs. suçlamak istedim yapamadım zira artık bir önemi yok..


En yakın arkadaşım

Kocası ve kızı ile bizim evin yakınlarından geçiyorlarmış dondurma yemeye giderken, aradı, indik aşağıya...Atladık arabalarına.
Ufak kız sordu, senin baban nerde diye...
Evdeeeeeeeeeeeeeee diye bir cevap verdi benimki...
Hııı , burda olması gerek amaaaaa dedi.
Nedenmiş, benim öğretmenim burda mı, sınıf arkadaşlarım burda mı, ne saçma... dedi
Ali usta ya vardık..
Dondurma istemedi benimki...
Parkta oynayalım dedi.
Parka gittik..Kızla hiç oynamadı. Kendinden 2 yaş ufak kızın yanında ona yetişemezsin diye hopladı, zıpladı , azdı, ağların en tepesinde dolandı durdu.
Yağmur başladı, eve döndük.
Ben seni babamdan daha çok seviyorum dedi.
Sen bana hiç yalan söylemiyosun.
Babanı da çok sevdiğini biliyorum dedim.

Tabi seviyorum dedi.
Akşam banyo yaptı, uzandı yatağına..Daha küçük bir eve taşınalım dedi...Çok kişi gelmesin evimize...
Nedenini sormadım.
Çoğu zaman baba figürünün olmadığı ortamlara giriyoruz ancak dün akşamki gibi herzaman bundan kaçmak mümkün değil..
Bu kızgınlığı, kırgınlığı ile  canını acıtanlarla da başa çıkmaya çalışıyor.

1 Haziran 2014 Pazar

pazar günü

Ex iş için yurtdışındaydı, ufaklık çok özlemiş, dün gece gitti babasına, bu akşam gelir ...

Dün gece aile ile birlikte alınan alkol bugün baş ağrısıyla devam ediyor. Kahve içiyorum, radyo açtım. Odamdayım...
Odamda bir çalışma masam var, İkea'nın çok derli toplu yapan kutularının beni benden aldığı dönemde birkaç tane edinmiştim. Bugün içlerinde ne olduğunu bilmediğimi farkettim. Sadeleşeceğim ya, kutuları açtım...

Seyyan hanım cd sini buldum ve Sibel Alaş ....O kutularda ne işi var biliyorum, biraz gözden uzak olmalılardı..

 

Seyyan hanım, 15. şarkıyı dinledim...
Sibel Alaş haberin olsun...

Ve nereye koyacağımı bilemediğim bir sürü evrak var kutularda. Yalnız olarak devam edilecek hayata geçişte , aman o da lazım olur , aman bu fatura da kalsın, ya bu da lazım olursa diye yüzlerce kağıt biriktirmişim...Hepsinden arınıyorum.

2. kahveyi içmeliyim...