26 Aralık 2014 Cuma

Çoğ acağip

Şehir dışına gittim iş için.

Bir fabrikaya gittim. Çalışacağım adam 50 yaşlarında mühendis. Fabrikanın müdür yardımcısı.  1 aydır hergün mailleşiyoruz. Amca benimle tokalaşmadı. Aldı elini kalbine koydu. Eyvallah dedim. Pek bi bozuldum , noluya la daha yeni geldim bismilll.....
Neyse...
Fabrika müdürünün odasında oturduk önce , ne yapalım nasıl planlayalım günü diye..Çay kahve ne içersiniz diye sordu fabrika müdürü, ama çay/kahveyi, getirecek genç orada , o sormuyor , fab. müdürü soruyor. Sade kahve dedim. Bir el işareti yaptı gence, çıktı genç odadan. Sonra kahveyle geldi. Teşekkür ettim. Cevap yok. Afiyet olsun/rica ederim yok.
sonra elimi sıkmayan mühendise tel. geldi odadan çıktı.

Fabrika müdürü ;
-sizle tokalaşmaz mühendis, bir iftira ile karşılaşmış gençken ailesi , bu sebepten yemin etmiş, hiç bir karşı cisin elini bile sıkmayacağım diye. Kahve yi getiren genç ise sağır ve dilsiz, aramızda işaretle anlaşmayı öğrendik biz.

dedi.

Sabahın 5 inde evden çıkmışım, 10'da fabrikadaydım. Biri tokalaşmıyor , biri ağzını açmıyor diye uyuz olmuştum.  Utandım.

Mühendis amca ile bütün günü fabrikanın en acağip yerlerinde geçirdik. Tüm işçiler çok seviyor kendisini, bana bildiklerini anlatabilmek için çok çaba sarfetti , susmadı hiç.
İşçilerle yemek yedik. Bezelye-bulgurpilavı-irmik helvası.

Akşam çok teşekkür ettim herkese. Ayrıldım , şehir merkezindeki otele yerleştim.

Sonra akşam yemeği için dışarı çıktım , bir zabıta gördüm nerede yemek yenir, nesi güzeldir dedim.

-Yaaaa bişey yok abla bi künefe ye işte ama....diyebildi.

Ara sokaklarda rahatça gezdim, güzel yemekler yedim. yürüyüş yaptım. Şehrin kızları çok güzeldi.Türkiye'nin İzmir'den sonra en medeni şehri bence burası .  Sonra dalmışım yine ara sokaklarda yürüyorum. Bir lahmacuncu önünden geçerken sahibi "abla bak çok güzeldir lahmacunumuz buyur" dedi
"Tüh...şimdi yedim ama "dedim
"olsun bi çayımızı iç o zaman "dedi
"peki , içeyim " dedim
"Hey Allah'ına gurban" dedi
Çay içtim.Sohbet ettik.
İşleri pek iyi değilmiş bu ara...Biraz anlattı. Helalleştik. Kalktım.

Odama giderken kuruyemişçi gördüm. Bişiler aldım . Odama gittim.

Yattım uyudum hemen.

Ertesi gün başka bir fabrikada çok genç mühendislerle çalıştım. Çok kolaydı. Çok açıklar fikirlere, çok anlatıyorlar , çok dinliyorlar. Kendilerinden değil işten bahsediyorlar. Sevmiyorlar İstanbul'u. Ama küçük şehirlerdeki tüm patron dayanışmalarını da sevmiyorlar.

Oğlum aradı defalarca, çok özlemiş beni. Bana okul kermesinden bir bileklik almıştı, onu takmıştım . Para bilekliğiymiş. Çok para kazanacakmışım. Kendisine de aşk ve şans bilekliği almıştı ama diğer oğlanlar aşk bilekliğiyle dalga geçince sınıfta çöpe atmış, onu anlattı. Para kazanıp kazanmadığımı sordu, çok kazandım dedim. O da çok şanslı olduğunu anlattı.

Özlemişim tek başıma kalmayı...Bir daha ki kısa bir tatil kaçamağını buralarda değerlendirmeye karar verdim oğlumla.

Akşam uçağa bindim, İndim. Taksiye bindim. Taksici çoğğ acağip..Abla ne iş yapıyosunla başladı, sana sakız veriym kulağın ağrıyodur dedi. Sonra babasının müthiş bir projesinden bahsetti. Arabalardaki yakıt saarfiyatını %70 azaltıyomuş. Herkese gittik dedi, Koç, Sabancı, Tübitak, İçişleri vs. kimse bizi kaale almadı, istemiyolar petrol tüketmememizi dedi.
Ne götürdün dedim, projeyi sen mi yaptın , çizdiniz mi? Prototip  var mı?
Yok dedi, ona daha zamanım olmadı.
O yüzden belki dinlemiyolardır dedim. Gözle görmek istiyorlardır.
Yok dedi, bu millete herşey müstahak , kullansınlar petrolü, daha da kılımı kımıldatmam dedi.
Eyi madem. dedim.

Gece oğlumun yanında uyudum.

4 yorum:

  1. ya çok tatlı oğlun cidden tatlı. çok düşünceli ve çok masum :D

    YanıtlaSil
  2. 10 dk dır yazdığın yazıları okuyorum okadar içten geldi ki yazdıgın hersey yanında olup sarılmak istedim sana :) çok sevdim senide blogunuda oğlunuda sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) okuyanlarda nedense bir sarılma , mıncıklama isteği oluşuyo....hoşgeldin :))

      Sil